HABERLER

“Gıda sektöründeki ekonomik kayıpları, standardizasyon ile azaltabiliriz”
Türkiye’de üretilen meyve sebzenin tarladan sofraya kadarki yolculuğunda %25’lik bir kayıp söz konusu olduğuna vurgu yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr.Hayri Baraçlı, bu kayıpları ortadan kaldırmak için ürün, ambalaj konusunda standardizasyonun sağlanması ve sektörün tüm paydaşlarının bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen "TÜRKAS 2016 Tüm Ürün, Kap ve Ambalaj Standartları Sempozyumu, 5-6 Ekim tarihlerinde Grand Cevahir Hotel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. İBB Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanlığı tarafından organize edilen sempozyuma Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel, TSE Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir, İBB Genel Sekreteri Dr.Hayri Baraçlı, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mevlüt Bulut, İBB Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanı Bayram Ali Çakıroğlu, bakanlık ve TSE yetkilileri, sektör temsilcileri, akademisyenler ve yerel yönetim temsilcileri katılım gösterdi.

Çakıroğlu: Gıda sektörleri disipline edilmeli

Sempozyumun açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gıda Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanı Bayram Ali Çakıroğlu, gerçekleştirilen çalışmanın öneminden bahsederek, şunları kaydetti; “Ülke olarak büyük ekonomik kayıplarımızın yaşandığı gıda sektörünün disipline edilmesini, standartlaşmanın sağlanmasını artık sağlamak zorundayız. Gelişmiş ülkeler bunu önceden yapmış ve küreselleşen dünyada yerlerini alarak, ticaretlerini geliştirmişler. Bildiğiniz gibi meyve sebze sektöründe üretilen meyve sebzenin dörtte birinin çöpe gittiği tahmin edilmekte. Biz de bu yıl Sebze ve Meyve için yaptığımız bu çalışma sonucunda kayıpları önlemek için adım atmış olacağız. Çalışmayla birlikte elimizde bir rehber olmuş olacak. Meyve sebzede olan kayıplar maalesef diğer gıda sektörlerinde de bulunmaktadır. Bu nedenle 2017 yılında su ürünleri ve et ürünleri, 2018 yılında süt ürünleri, 2019’da kesme çiçek ve 2020 yılında da kuru gıda ile alanında gerçekleştireceğiz. Rehberlerin ortaya konulması ile birlikte, Bakanlıklarımızdan teşvik ve mevzuatlar konusunda çalışma gerçekleştirmelerini beklemekteyiz. Böylece sektörler disipline edilmiş olacak ve en önemlisi ekonomik kayıplarımızı azaltmış olacağız. Bu büyük amaca ulaşmak için çıktığımız bu yolda bugün, ülkemizin en büyük sektörlerinden biri olan gıda sektöründeki önemli sorunlarından standartlaşma sorunun çözümü için hep beraber önemli katkılar sunarak, hayırlı sonuçlanacak bir işe imza atacağımıza inanıyorum.” 

Bozdemir: Standartlar pazarlama için çok önemli

TSE Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir,  meyve ve sebze ile ilgili 116 Türk Standardı bulunduğunu söyledi. Ürün ve kap standardını sağlamanın pazarlama açısından öneminden bahseden Bozdemir; “Bu 116 standarttan 72 tanesi meyve ve sebze ürün standardı olup, dış ticarette zorunlu olduğu için sürekli güncellenen ve ihtiyaç oldukça revize edilen standartlardır.  TSE uluslararası standardizasyon kuruluşlarında ürünlere ilişkin standart hazırlama süreçlerine aktif olarak katılmakta, böylelikle Türk üreticilerinin istek ve taleplerinin ülke görüşü olarak uluslararası standardizasyon çalışmalarında yer almasını sağlamaktadır. Bu kapsamda Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı’nda meyve ve sebze standartları hazırlamak üzere oluşturulan Alt Teknik Komite’nin sekreterliğini yaklaşık 25 yıldır Türkiye adına yürütmekteyiz. Bir ürünü üretmek kadar onu sağlıklı şekilde tüketiciye ulaştırılmak da büyük önem taşır. Ambalaj bir ürünün hem kalitesi hem de pazarlaması açısından önem arz etmektedir. Gıda taşımacılığındaki soğuk zincir araçların belgelendirme sertifikasyonu yoktu. Türkiye'deki bu araçların tip onay ve periyodik muayenelerini de biz yapacağız. Böylece o sektördeki kişilerin Avrupa kapılarında sertifikasyon için beklemelerinin önüne geçmiş olacağız." dedi.

Yücel: Hal Kanunu ile meyve ve sebze ticaretinde kayıt dışılık yüzde 48’e indi

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yücel ise konuşmasında 2012 yılında yürürlüğe giren Hal Kanunu ile ilgili bilgiler vererek, yapılan bu değişikliğin devrim niteliğinde olduğunu vurguladı. Yücel “Kanunla birlikte hallere giriş zorunluluğunu kaldırarak bildirim zorunluğu getirdik. Tarladan sofraya güveni tesis etmek için sürdürülebilir bir izlenebilirlik sağlamayı hedefledik. 2012 yılında yaklaşık 8 milyon olan bildirim sayısının, 2015'in sonunda yaklaşık 130 milyona ulaştı. Her geçen gün hal kayıt sisteminde ihtiyaca ve gelen talebe göre değişiklikler yaparak, sektörü kapsayan bir sisteme dönüştürmeye çalışıyoruz. 38 bine yakın meslek mensubu bu sistem içerisinde kayıtlı. Hal Kanunu'ndaki köklü politika değişikliğiyle ekonomik anlamda Türkiye ekonomisine çok büyük değerler kattı. Kayıt dışılık oranının sebze meyve ticaretinde yüzde 70 olduğunu biliyorduk, tahmin ediyorduk. 2015 sonu itibarıyla sebze meyve ticaretinde ekonomik büyüklük, yani sebze ve meyve üretiminin perakende fiyatlarla toplam değeri yaklaşık 100 milyar lira. Biz bunu üretim verileriyle değerlendirdiğimiz zaman yüzde 70 olan kayıt dışılığı yüzde 50-48 bandına indirmişiz. Kayıt dışılıktan somut yüzde 22'lik bir iyileşme sağlamışız. Türkiye ekonomisine yıllık 6 milyar lira kayıt dışı bir rakamı ilave değer olarak kazandırdık. Artık bunu daha ileriye götürmek için yaş sebze ve meyve standartlarının oluşturulması, sebze ve meyvelerin kap ve ambalaj içerisinde korunaklı şekilde satılması konusu bugün burada ele alınacak. Böyle bir etkinliği gerçekleştirdiği için İstanbul Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum” dedi.

Dr. Hayri Baraçlı: Gıda da zayiatı ve israfı önlememiz gerekli

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr.Hayri Baraçlı da yaptığı konuşmada, ülkemizde ve dünyadaki gıda zayiatı ve israfına dikkat çekti. Baraçlı “Dünya nüfusu hızla artıyor. Hızla artarken bizlerde elimizdeki kıymetin değerini bir şekilde bilmek niyetindeyiz. Çünkü önemli olan şey standartlar ve kalitedir. Bizim standart ve kalite anlayışını ön planda tutmamız gerekir.  Onun için TSE’nin her aşamada ki kalite noktasında yapmış olduğu çalışmalar, dünyada örnek olduğu standartlar ve uygulamalar var. Bunlar bizim için çok değerli. Onun için gıda tarım açısından da baktığımızda yaş sebze ve meyve alanındaki standartları da bizler bir referans olarak alabiliriz. Çünkü Türkiye’de üretilen yaş sebze ve meyve hakikaten dünyaya da ihraç ediliyor. O yüzden bizim standartlarımız hem kalite acısından hem ambalajlama acısından çok önemli. Onun için gelişmiş ülkeler noktasında olaya baktığımızda bizlerde kendimizi belirli bir aşamada geliştirdiğimizden farklı projeleri ortaya çıkartabiliriz. Kıt kanaatle ürettiğimiz 60 milyar dolarlık bir enerji ithalatı yapan bir ülkede hakikaten bizler her türlü kaynağı etkin bir şekilde kullanmalıyız. Hal kanunu ile ilgili çalışmaları bizler için çok önemli. Çünkü bu çalışmalar ile değişime uyum sağlamak durumundayız. Eski tarzda hiç bir şey gitmeyecek. Onun için bizlerde yeni teknolojileri ve yeni uygulamaları ortaya çıkartırken geleceğin Türkiye’sini imar etmek, 2023, 2053 ve 2071 Türkiye’sine şimdiden hazır olabilmek için bizim bazı çalışmaları çok hızlı bir şekilde gerçekleştirmemiz gerekiyor.” dedi.

“İstanbul, AB standardında bir gıda üssüne sahip olacak”

 

İstanbul’u gıda teknolojilerini takip eden, sıfır zayiatla Avrupa Birliği standartlarında gıda ticareti yapan bir gıda üssü konumuna getirmeyi hedeflediklerini de vurgulayan Baraçlı, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu toplantının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymak için bazı verileri paylaşmak istiyorum. Tabi dünyadaki gıda israfı yıllık yaklaşık 750 milyar dolara yaklaşıyor. Sera gazı salınımının %10’u çürümüş gıdalardan meydana geliyor. Yani önce gıdaları çürütüyoruz, çürüdükten sonra onları tekrar bertaraf etmek için uğraşıyoruz. Bu da sera gazı açısından çok negatif bir etki oluşturuyor. Evsel gıda israfının % 40’ını meyve ve sebzeler oluşturuyor. Yani evimizde de bazı çalışmaları yapmamız gerekir. Sadece üreticiler, komisyoncular ya da bürokratlar bazında değil kendi tarafımızdan da bazı önlemler ve çalışmalar yapmamız gerekir. Avrupa’da her yıl atılan yiyecek miktarı 100 milyon ton. Rakamın ne kadar büyük olduğunu ve bu miktar ile ne kadar açlığı giderilebileceğini tahmin etmemiz gerekir. Ayrıca israf edilen yiyeceklerin üretimi için harcanan su miktarının Avrupa’nın en uzun nehri olan Volga Nehrinin yıllık akışına, ayrıca Cenevre gölünün 3 katına eşdeğer olduğunu da unutmamamız gerekir. Biz önce üretiyoruz. Üretmek için temiz su kullanıyoruz. Kullandıktan sonra bunları tüketemiyoruz, çürütüyoruz, yok ediyoruz ve bunun için de hem üretimde israf hem tüketimde israfa neden oluyoruz. Onun için devamlı aç olan insan sayısı da dünyada 840 milyon kişi. Şimdi bu rakamları göz önünde bulundurduğumuzda ambalaj ve kap ve üretim esnasında belki de tek tek ürünleri satabilme ihtimalini de göz önünde bulundurursak, ambalajlamayı da bu noktaya taşımamız lazım. Tabii ki Türkiye’de üretilen meyve sebzenin tarladan sofraya kadarki yolculuğunda %25’lik bir kayıp söz konusu. Bu kaybı da ortadan kaldırabilecek tedbirleri almamız bununla ilgili belki de bilinçlendirme çalışmaları yapmalıyız. Belki de yaş sebze meyve üreticileri veya bu noktadaki komisyoncular TSE ile ilişkide olup bilgi birikimlerini kendi üretim bölgelerine aktarabilirler. Yani babamızdan dedemizden öğrendiğimiz üretim ve yönetim tarzıyla 21. yüzyılda işlem yapmak çok da mümkün olmayacak. Hem rekabet artıyor hem daha sıkı denetimler var. O yüzden gıda yönetimi ve denetimi konusunda da  komisyoncuların ve ticaret yapanların kendilerini bir şekilde geliştirmeleri gerekmektedir. Bu %25’lik kaybın nedenleri, üretim hataları, paketleme hataları, soğuk zincir hataları, ürünlerin herhangi bir standardının olmayışı, ürün taşıma standartlarının olmayışı, depo ve hallerin uygunsuzluğu ve tüketici hataları. Tabi buna uluslararası ihracatta politik sebepleri de ekleyebilirsiniz. Ama bizlerin bu konuda tedbirlerimizi çok sıkı bir şekilde almamız gerekiyor. Onun için İstanbul’u gıda teknolojilerini takip eden, sıfır zayiatla Avrupa Birliği standartlarında gıda ticareti yapan bir gıda üssü konumuna getirmeyi de Büyükşehir Belediyesi ve Başkanımızın vizyonu doğrultusunda hedefliyoruz. Bu bizim için önemli bir hedef. Bu hedefi çalışanlarımız ile birlikte heyecan içinde gerçekleştirmeye çabalıyoruz.”

Sempozyum kapsamında “Üreten, Koruyan ve Dönüştüren Türkiye”, “Meyve - Sebze Sektöründe Ürün ve Ambalaj Standartları” konuları ele alınırken ayrıca Akademik Oturumlar da gerçekleştirildi.

Ayrıca, TÜRKAS Tüm Ürün, Kap ve Ambalaj Standartları Ortak Akıl ve Sempozyumlar kapsamında 2017 yılında Su Ürünleri ve Et Ürünleri, 2018 yılında Süt Ürünleri, 2019’da Kesme Çiçek ve 2020 yılında da Kuru Gıda sektörlerinde standart belirleme çalışmalarının gerçekleştirilmesi hedefleniyor.

Haber Galerisi